top of page

Tatlı Su Biyoçeşitliliğinin Korunması İçin Moleküler Açıdan Bakmak

Pertanika Journal of Tropical Agricultural Sciences isimli dergide yayınlanan bir derleme çalışması moleküler ekologların sudaki biyoçeşitliliğin korunması konusundaki önceliklerin belirlenmesinde kilit rol üstlendiğini ortaya koydu.


Figür 1. Bir nehir ekosisteminden örnek toplayan moleküler ekolog. (Fotoğraf: Katherine Bockrath)

Çalışmanın yazarlarından biri olan Avustralya Nehirler Enstitüsü’nden Jane Hughes DNA dizilemesi ve bağlantılı yöntemleri kullanan ekologların diğer ekologlarla -özellikle dağılım ve koruma modellemesi yapanlarla- işbirliği yaparak koruma çalışmalarına ve bunların olası sonuçlarının belirlenmesine önemli katkılar yaptığını söyledi.


İnsan nüfusunun artmasıyla giderek yükselen su ihtiyacı tatlı su kaynaklarındaki biyoçeşitliliğin sürdürülebilmesi için gerekli miktarda suyun doğaya ulaşımını kısıtlıyor. Bu olumsuz etki küresel iklim değişikliğiyle birlikte kurak hale gelen bölgelerde daha da büyüyor. Biyoçeşitliliği birincil olarak, sayıları dünya genelinde bir milyonu aşan ve giderek artan barajlar etkiliyor. Ayrıca, tarım için doğadan çekilen suların da etkisi büyük.


Dr. Hughes bir çok türün biz daha onları keşfedemeden yok olduğunu söylüyor. Giderek büyüyen sorunlar karşısında zaman az ve kaynaklar kısıtlı; bu yüzden olabildiğince hızlı ve doğru önlemler alabilmek çok önemli. Türler ve popülasyonlar arasında günümüzde ve geçmişte olan bağlantıları, habitatlarıyla olan ilişkileri  hızlı bir şekilde değerlendirilmeli. Tüm bu değerlendirmelerin ardından  hangi nehirlerin, göllerin, haliçlerin öncelikli olarak korunacağını belirleyecek yöntemler geliştiriliyor.


Bu zorlu görevin yapılmasında moleküler ekologlar bir çok konuda yardım edebilirler. Dr Hughes makalesinde biyoçeşitliliğin tanımlanması, suda yaşayan popülasyonlar arasındaki bağlantının araştırlması konusunda kullanılan moleküler yöntemlerin ve bu yöntemlerin göç yollarını araştırılması gibi konularda diğer yöntemlerle nasıl birleştirilebileceğini ve daha da iyi uygulamaları ortaya çıkaracağını tartışıyor.


Makalenin sonunda da, hızla gelişen teknolojiyle ve disiplinler arası bir yaklaşımla moleküler verilerin işlenmesinin su biyoçeşitliliğinin araştırılmasında önemli bir ilerleme sağlayacağını vurguluyor.


Çeviren: Batuhan Çağrı Yapan

Kaynak: SCIENCEDAILY

bottom of page