top of page

Prof. Dr. Mehmet Somel - Biyolojinin Günümüzdeki Yeri | 16 Nisan Biyologlar Günü Röportajı

16 Nisan Biyologlar Gününüz kutlu olsun!


Bugün evrimsel biyoloji alanında tanınmış bir uzman olan Prof. Dr. Mehmet Somel ile konuşma ayrıcalığına sahibiz. Profesör Somel'in çalışmaları, genomik verileri kullanarak insan tarihi ve evrimi hakkındaki soruları ele alıyor. Araştırmalarında daha önce, beyin yaşlanmasının moleküler mekanizmalarını, yaşlanmanın evrimsel ve moleküler dinamiklerini ve primatlar ve balıklar da dahil olmak üzere çeşitli organizmalarda adaptif ve adaptif olmayan evrimi inceleyen Somel, güncel çalışmalarında evrim ve yaşlanma mekanizmaları üzerine çalışıyor. Bu röportajda kendisiyle, biyolojinin günümüzdeki yeri üzerine konuşuyoruz.



Prof. Dr. Mehmet Somel - ODTÜ Biyolojik Bilimler Öğretim Üyesi



Sizce günümüzde biyolojinin önemi nedir?


Evet, yaşamı anlamak dünyayı anlamanın önemli bir parçası, yaşam süreçlerini anlamak. En basitinden, sağlığımızı etkiliyor. Başka canlıların yaşamları, bir bütün olarak dünyada yaşamın devamı için ne kadar öğrenebilirsek o kadar sağlıklı kararlar alabiliriz geleceğimiz için. O yüzden de yaşam bilimleri bilimler arasında çok temel bir yerde. Tabi ki diğer bilim dallarından daha önemlidir veya önemsizdir diyemeyiz ama zevkli bir alan. Çünkü bir sürü düzeyde inceleyebiliyorsunuz yaşamı: çok makro düzeyde, çok mikro düzeyde… zevkinize göre.



Peki siz neden biyolojiye yöneldiniz?


Benim tesadüf oldu. Aslında sosyal bilimler okumak istiyordum ama sonra lisede kız arkadaşım veterinerlik okumaya ikna etti. Sonra o bir şekilde olmadı. Tesadüfen biyoloji yazdım ama sonra memnun oldum. Bence bazen hayat böyle tesadüfi tercihlerde güzel sonuçlar doğurabiliyor.



Genç biyolog adayları için tavsiyeleriniz var mıdır? Ne yapsınlar, nelere dikkat etsinler?


Bence, yani alan çok hızlı gelişiyor ve onu takip etmek için çok okumak gerekiyor. Yani, çevrimiçi internet kaynakları hızlı bilgi edinmek için çok etkili bir yol. Bugün bütün araştırmacılar sıklıkla ansiklopedi açmak yerine Wikipedia kullanıyor. Bunun bir faydası olduğu kesin ama klasik hani ders kitabı okumak ve makale okumak derinlemesine, kapsamlı hazırlanan kaynakları bütün halinde okumak ve sindirmeye çalışmak o önemli, kritik bir öğrenme aracı. İnternet kaynaklarını kullanmaya, onu bütünleyen diyelim. Belki o önemli bir hedef olabilir. Bir de lisans öğrencileri için maalesef bugün dünyada İngilizce diye bir dil tesadüfen bilim yapmak için ortak bir dil haline gelmiş durumda. Bu İngilizceyi öğrenmek, İngilizce yeteneklerinizi geliştirmek de yine alanda hızlı gelişen bilgi birikimini takip edip hâkim olmak için önemli bir araç. O yüzden İngilizceyi geliştirmek lisans öğrencileri adayları veya lisans öğrencileri için iyi bir fikir.



Sizce Türkiye’de biyolojiye ve biyologlara gereken değer veriliyor mu?


Yani, bizim ülkemizde ve bizim gibi gelir seviyesine sahipseniz, dünya sisteminde bizim ile aynı basamakta duran ülkelerde genel olarak bilime çok yatırım yapılmıyor. Bunun siyasi, sosyoekonomik sebepleri var. Tek başına biyoloji ile ilgili bir sorun değil, genel olarak bilim ve eğitime yeterince yatırım yapılmadığını söyleyebiliriz. Hani biyoloji de başka bilimlerle beraber biyoloji de araştırmada geri kalıyor ve eğitim de geri kalıyor zengin ülkelere kıyasla ama bunun çözümünün tek başına bir kültürel değişimle olabileceğini zannetmiyorum.


Türkiye’de uzun vadeli sistemin işleyiş kuralları, dinamikleri ancak değiştiğinde; radikal biçimde değiştiğinde eğitime de bilime de daha ciddi yatırım yapmaya başlayabilir toplum. Onun için de şu anda Türkiye’de kaynakların nasıl kullanılacağını zenginler belirliyor. Onların da eğitime bilime uzun vadede yatırım yapmak onların çıkarına değil. Sadece beşli çete değil, Sabancı ve Koç da o kadar uzun vadeli düşünmüyor ancak toplumun çalışan çoğunluğunun kararlarda söz sahibi olduğu bir düzende bu tip bir yatırım yapılabilir gibi geliyor. O yüzden hani kısa vadede toplumun değişmesi mümkün olmayabilir ama biz yine de elimizden geleni yapalım. Bugün biyologlar olarak belki gelecek nesiller bu imkana kavuşursa biyoloji alanında da başka bilimlerde de bizde de çok daha iyi üretimler yapılabilir diye düşünüyorum.



Biyolojinin daha fazla değer görmesi ve diğer bilimlerin de toplumun daha çok istemesi ile olur, toplumun daha çok söz sahibi olmasıyla. Peki sizce gerçekten toplumumuzda böyle bir bilim açlığı, isteği var mı?


Bu işte karşılıklı bir süreç. Yani bilim açlığının öyle doğuştan gelen bir şey olması belki çok gerçekçi değil. Şöyle ki insanlar genel olarak meraklı oluyorlar küçük yaştan itibaren ama o merakı beslemek ve onun bilim dediğimiz bilgi bütünü ile erken bir yaşta ilişkilenmesini sağlıklı biçimde gelişmesini sağlamak ne bileyim işte, atıyorum belki futbola değil de bilime merak duymasını sağlamak kitlenin, bu o kadar da zor bir şey değil. Eğitim sistemini nasıl şekillendirdiğiniz, insanlarınıza çocuklara nasıl yatırım yaptığınız, ne kadar kaynak ayırdığınız ile ilgili.


Bugün Türkiye’nin kaynakları bir sürü şekilde kullanılıyor. Lüks tüketime, savunma ondan sonra türlü türlü belki toplumun çok uzun vadeli ihtiyaçları için gerekli olmayan şeyler ama çocuklara... Şeyi düşünün hala ikili eğitim işleniyor okulların çoğunda tam gün öğretmenlerimiz olduğu halde istihdam edip çocuklara tam gün eğitim veremiyoruz ve bu kaynak olmadığı için değil, öğretmen olmadığı için de değil. Kaynaklar, büyük vergi aflarıyla ondan sonra kamu elinde toplanmadığı ve bu türlü yatırımlar yapılmadığı için. Bu yapılırsa bence bilim aşkı da çok kolay aşılanır.


Ben şanslıydım. Ailem beni bu yönde yönlendirebildi. Bilimle küçük yaştan ilgiliydim ama o tamamen çevre ile ilgili. Benden çok daha zeki ve çalışkan birçok yaşıtım hiç lise okuma fırsatı bile bulamadan çalışma hayatına atıldılar. Tabi ki ilgileri ve eğilimleri o bulundukları ortamlarda belirlendi. Eğer biz farklı bir ortam toplum olarak sağlayabilirsek çocuklara içlerinde bizden hepimizden çok daha iyi bilim insanları, araştırmacılar çıkacaktır. Bunu tahmin etmek çok zor değil. Şu an nüfusun çok az bir kısmı çünkü iyi eğitim imkanına kavuşabiliyor. Bunu bütün topluma yayacak olursak insanlık çok daha hızlı gelişir. Bunun için de eşitlikçi sitemler kurmak lazım. Onun için de işte zengin fakir ayrımının olmadığı sistemler kurmak gerekiyor.



O zaman size şunu soralım: Biyolojik düşünmek nedir? Yani biz biyolojiyi neden öğrenelim ki?


Evet, iyi soru. Yani yaşamımızı açıklayabilmek için günlük sağlık problemlerimiz olsun, başka canlıların davranışları olsun, ne kadar anlarsak o kadar yani anladığımız bir dünyada kendimizi daha rahat hissediyoruz. Anlayamadığımız ölçüde tabi ki kendimizi bunun farkında olmasak da daha edilgen hissediyoruz. Ne kadar anlarsak bu insana özgüven veren bir şey. Bilginin böyle bir gücü var. Bir de pratik bir yönü de var.


Toplum ne kadar mesela patojenlerin evrimi konusunda diyelim ki virüslerin veya bakterilerin, ne kadar bilgili olursa örneğin alınmaya çalışılan kimi halk sağlığı önlemleri diyelim ki işte antibiyotikleri gereksiz yere kullanmamak. Bunun gerisinde evrimsel bir mantık yatıyor. Çünkü gereksiz yere kullanılan antibiyotikler veya antiviral ilaçlar bu ilaçların uzun vadede virüslerin veya bakterilerde direnç evrilmesi sayesinde ilaçlar etkisiz hale geliyor. Bunu eğer toplum anlayabilecek olursa o zaman tabi bu önemleri de çok daha fazla çok daha rahat benimser ve etkili uygular. Sadece yukarıdan gelen ve sebebi anlaşılmayan bir kural manzumesi olmaktan çıkar bu önlemler, çok daha etkili olur. Ya da şeyi düşünelim mesela niye başka canlıların soylarının tükenmesini, nesillerinin tükenmesini önlemeye çalışıyoruz. Eğer yeni türlerin evrimleri adaptasyonları ne kadar uzun zaman alan ne kadar bir anlamda zor süreçler olduğunu takdir edebilirse toplum, ortalama vatandaş o zaman canlıların çeşitliliğini daha iyi değerlendirir buna daha fazla sahip çıkar. Bu da iki tane örnek ama genel olarak hani ne kadar iyi bilirsek bu önemli bir güçtür.



Evet, teşekkürler. Bir de şimdi size altın bir mikrofon verdiğimizi hayal edelim ve bütün insanlara sesleniyorsunuz. Bir tane biyolojik konsepti anlatma şansınız var. Hangi konsepti anlatmak istediniz?


En zor olanı anlatmak isterdim eğer etkili şekilde anlatacağımın garantisini veriyorsanız. En zor olanlardan biri de evrim çünkü gündelik deneyimlerden doğrudan çıkarsayabileceğiniz bir bilgi bütünü çok fazla değil. Çünkü çok uzun vadeli değişimlerden bahsediyoruz. Gündelik olarak genelde bunları, gerçi tabi Covid gibi istisnalar yaşadık. Orada çeşitli yeni varyantların ortaya çıkması, ondan sonra bunların yaygınlaşması başkalarının neslinin tükenmesi bunu küçük bir ölçekte yaşamış olduk ama bu tip istisnalar dışında insanlar biyolojik evrimi kolay anlayabilecekleri bir alt yapıyı bilgi altyapısını gündelik deneyimlerinden çıkaramıyorlar.


Aynı zamanda mesela işte mutasyonların nasıl gerçekleştiği, mutasyonların rastgeleliği, genetik sürüklenme bunlar hani çok kolay sindirilebilen konseptler değil. Doğal seçilim biraz daha basit ama onun bile kavranması bazen zor olabiliyor. Dolayısı ile bunların bir bütün olarak anlatılması işte ortaokulda lisede sağlam bir biyoloji eğitimiyle olabilecek bir şey. Yani yapılabilir ama sadece Türkiye’de değil daha zengin ülkelerde de evrimin toplum tarafından anlaşılması, temel mekanizmalar konusunda, ciddi zayıflıklar var. Dolayısıyla eğer bir tane böyle şansım olsaydı evrimi anlatırdım diye düşünüyorum.



Çok teşekkürler. Son olarak da isterseniz biraz sizin güncel çalışmalarınızdan bahsedelim. Siz şu an ne üzerinde çalışıyorsunuz?


Benim arka planım evrimsel genetik ama aslında son dönemde çalışmalarımız daha çok sosyal bilimler yani insan tarihi ile ilgili soruları Antik DNA verisi ile yanıtlamaya odaklandı. Biyolojik değişimden ziyade kısa vadede- kısa vadede dediğim işte son 10000 sene içerisinde- insanlık tarihinde neler değişmiş, insan topluluklarında ne tür yeni gelenekler ortaya çıkmış yerleşik yaşamla tarımla beraber sonrasında işte ticaret ortaya çıkınca, devletler ortaya çıkınca yine popülasyonların hareketleri insan hareketliliği nasıl değişmiş bunu incelemeye çalışıyoruz. Genetik bilgiden de akrabalık çıkarsayabildiğimiz için akrabalık da insan hareketlerine dair bilgi verebildiği için, hani akrabaları nerede görüyorsunuz birbirlerinden ne kadar uzaktalar, kadınlar mı daha yakın akraba bir bölgede erkekler mi daha yakın akraba bu tip bilgi bize çok zengin bir... bu bilgiden insanla toplumsal dinamiklere sosyolojik dinamiklere dair zengin çıkarsamalar yapabiliyoruz. Evet, daha çok çalışmalarımız bunun üzerine ama başka mesela Anadolu’da zamanında yaşamış ve nesli tükenmiş bir yaban eşeğinin genomunu dizilemiştik. Bu yaban eşeğinin özelliklerini; nesli nasıl tükenmiş, ne zaman tükenmiş diğer yaban eşekleri ile ilişkisi neymiş bunun üzerine çalışma var. Koyun, çeşitli yaban koyunu popülasyonları üzerinde seçilimle ilgili çalışıyoruz. Yine büyük ölçüde genetik veriden hem insan tarihini hem de evrime dair tüm soruları yanıtlamaya çalışıyoruz.



Değerli Mehmet Somel hocamıza bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz.



Editör: Yankı Balaban



bottom of page