top of page

Bukalemunlar nasıl renk değiştirir?


 Bukalemunlar doğadaki çoğu parlak rengin sahibidir. Onların parlak kırmızıdan bir anda açık yeşile geçtiğini görebilirsiniz.


Bukalemunlar sıra dışı uzun kafaları, hızlı hareket eden dilleri, değişik uzunlukları, ince ayakları ile kertenkele türleri arasında göze çarparlar. Renk değiştirme özellikleri nedeniyle edebiyat, müzik ve diğer sanat dallarında çevresine göre kendilerini değiştiren karakterleri temsil etmek için kullanıldılar. Boy George’un da dediği gibi ‘’Karma bukalemun, gelirsin ve gidersin.’’


images

 On yıllardır, biyologlar bukalemunların derilerindeki pigmentleri kullanarak renk değiştirdiklerini düşünüyorlardı. Ancak son araştırmalar pigmentlerin bu sürecin sadece küçük bir parçası olduğunu gösteriyor. Bukalemunların nasıl parlak yeşillerden morlara, mavilere ve turunculara geçiş yaptığını anlamak için prizmaların nasıl çalıştığını anlamamız gerekir.


PRİZMA NEDİR?


 Klasik bir prizma genellikle cam ya da plastikten yapılmış ışığı kırmak veya yansıtmak için yapılmış üçgen şeklinde kutulardır. Prizmalar beyaz ışığı bileşenlerine ayırmak için kullanılabilir, başka bir deyişle ayrılan renkler beraber beyaz ışığı meydana getirir. Fakat bu ışık ışınını nasıl kırabiliriz?



 Işık boşlukta hep aynı hızda hareket eder. Işık cam ve su gibi diğer ortamlarda hareket etmek zorunda kaldığında ise yavaşlar. Farklı dalga boyu ya da renklerdeki ışıklar ise biraz farklı hızlara sahiptir. Işık cam prizmaya girdiği zaman kırılır ve bileşenleri biraz farklı değer ve açılarda kendini gösterir. Prizmanın diğer yüzleri daha sonra farklı renkleri her bir yöne iletmek ya da geri yansıtmak için kullanılabilir.


Prizmada yolculuk eden ışığın davranışı bize ışığın hem parçacık gibi hem de dalga gibi hareket edeceği anlayışına önemli bir keşif olarak katkıda bulundu.


BİR PRİZMA OLARAK BUKALEMUNLAR


 Bukalemunların camdan yapılmadığı bu kadar barizken neden hala prizmalardan bahsettiğimizi merak ediyor olabilirsiniz. Son araştırmalar şunu gösterdi ki bukalemunlar sanıldığı gibi sadece pigmentlerini kullanarak renk değiştirmiyor, bazı renkleri prizmalara benzer bir teknikle üretebiliyorlar.


Cenevre Üniversitesi’nde kuantum fizikçileri ve evrimsel biyologların beraber yürüttüğü çalışma panter bukalemunlarına dayalıydı. Panter bukalemunları çevrelerine uyum sağlamak için zeytin yeşili rengindedir ve dakikalar içinde eşlerine ya da düşmanlarına gösteriş yapmak için çarpıcı bir sarı ya da kırmızıya dönebiliyorlar.


Biyologlar mikroskop altında bukalemunun derisine baktıklarında, pigmentlerinin daha koyu yeşil gibi daha sıcak renkleri üretebildiklerini gördüler. Fakat bu çarpıcı kırmızı ve sarı tonlarını açıklamıyordu.


Bunun yerine iki katlı zara sahip iridofor olarak isimlendirilen yüz binlerce guanin kristalinden oluşan hücreyi buldular. İlk katında oldukça düzenli ızgara benzeri kristaller vardı. Alt katında ise daha rastgele yerleşmiş kristaller vardı.


Fizikçiler kristaller arasındaki mesafeyi değiştirerek prizma gibi davrandıklarını ve farklı renklerin yansıtabildiklerini bilgisayar simülasyonlarında gösterdi. Kristaller birbirine yakınken daha kısa dalga boylu yani mavi uzakken daha uzun dalga boylu yani kırmızı ışık yansıtabiliyordu.


 Bukalemunun derisindeki ızgara benzeri bu kristaller seçici bir ayna gibi davranarak belli dalga boylarındaki renkleri yansıtarak bukalemunun renk değiştirmesine olanak sağlıyordu.


Bu kristaller teorik olarak farklı düzenlemelerde pigmentlerle ortak çalışarak çok farklı renkleri yansıtabilirler. Örneğin yansıtılan mavi ışığın sarı pigmentlerle birleşmesiyle açık yeşil elde edilebilir.


Biyologlar teoriyi bilgisayar simülasyonununda ilerisine götürerek laboratuvar ortamında derideki kristallerin mesafelerini değiştirdi. Değişik konsantrasyonlu tuzlu sulara batırılan hücrelerin içindeki kristaller farklı mesafelere ulaşabiliyordu ve bu uygulama bilgisayar simülasyonunun öngörülerini karşılıyordu.


 Dahası kristaller arası mesafe ve renk değişimi arasındaki bağlantıyı dişi panter bukalemunları desteklemiyordu. Çünkü dişi panter bukalemunlarında özel iridofor hücrelerinden yoktu.


Peki daha büyük ve karmaşık olan ikinci katman ne işe yarıyordu? Bilim insanları bu katmanın kızılötesi ışığı yansıttığına inanıyor. Optik ışıkları yansıtmak farklı görünüşler elde etmekte kullanılsa da kızıl ötesi ışıkları yansıtmak bir soğutma mekanizması olarak kullanılıyor olabilir.

Çeviren : Ecem KUŞCUOĞLU

 Video: https://www.youtube.com/watch?v=JmcA9LIIXWw

Comments


bottom of page