1. Rant Yolu Arazisi
Bilkent-İncek yolunun etkisini daha yakından anlamak için odak noktamız olan ODTÜ Ankara kampüsünün ekolojik önemine gözlerimizi çevirmeliyiz. ODTÜ Ankara kampüsü, yıllar önce yapay olarak var edilen ekosistemi ile şehir merkezinde bütün olarak kalabilmiş son işlevli ekosistem olarak sayılabilir. İç Anadolu’nun genelini etkileyen bozkır ikliminin yanında farklı alanlar da barındıran ODTÜ kampüsü birçok tür için de büyük önem taşıyor. ODTÜ’nün sahip olduğu çeşitli bölgeler içinde bozkırlık alanlar, ormanlık alanlar, tarım alanları, göller ve çeşitli sulak alanlar vardır. Bu alanların bir kısmı doğal ve arkeolojik sit alanı statüsüyle önemini gösterir. Şehir merkezindeki en büyük göl olmasıyla bilinen Eymir Gölü ise Mogan Gölü Önemli Doğa Alanı sınırları içerisindedir. ODTÜ kampüsünün en önemli özelliği kent ekolojisi yönünden bakıldığında; Ankara gibi bir metropolün merkezinden yaklaşık 5 km uzakta yüzlerce kelebek ve bitki türü, tilki ve porsuk gibi memelileri barındırmasıdır. İç Anadolu bozkırlarının olabildiğince az müdahale edilmiş, tarım ilaçlarının kullanılmadığı, otlatma baskısından uzak, doğallığını koruyan birkaç bozkır ekosisteminden biridir. Bu doğal alan çeşitliliği ile ODTÜ kampüsü, içlerinde 50 endemik türün de yer aldığı 500’ü aşan bitki türünü, aralarında önceden Rant Yolu arazisinin doğu yamacında görülen Türkiye endemiği Güzel Nazuğum’un (Euphydryas orientalis) da bulunduğu 140 kelebek türünü, 20 memeli türünü, en az 10 sürüngen türünü ve 6 adeti nesli küresel ölçekte tehdit altında olan 249 kuş türünü bünyesinde barındırıyor. Yerleşkede bulunan çeşitli memeli türlerine örnek vermek gerekirse: Yarasalar (Chiroptera), Kirpi (Erinaceus concolor) ve Soreks (Crocidura spp.) gibi böcekçiller; otçul olarak Tavşan (Lepus europaeus), Tarla Faresi (Microtus guentheri ve M. levis), Anadolu Orman Faresi (Apodemus witherbyi), Avurtlaklar (hamsterlar) (Cricetulus migratorius ve Mesocricetus brandti), Çöl Faresi (Meriones tristami), Gelengi ya da Yer Sincabı (Spermophilus xanthoprymnus), Körfare (Nannospalax nehringi), Tilki (Vulpes vulpes), Porsuk (Meles meles), Sansar (Martes foina), Alaca Kokarca (Vormela peregusna), Gelincik (Mustela nivalis) olarak sayılabilir. Bazı yıllarda ise kış aylarında güneydeki tepelerden ODTÜ’ye Kurt (Canis lupus) indiği de görülmüştür, bu da bu yerleşkenin artık doğal bir nitelik kazandığını bize gösterir. ODTÜ’de bulunan kuş türü sayısı Türkiye avifaunasının neredeyse yarısından fazladır. Bu türlerin bir kısmı ODTÜ’de yaşarken bir kısmı belli dönemlerde konaklama için yerleşkeye gelir. ODTÜ sınırları içerisinde çeşitli yaşam alanlarının varlığı ve civarında bozulmamış herhangi bir doğal alanın bulunmaması görülen kuş türlerinin fazlalığını açıklar niteliktedir. Kampüste yapılan halkalama çalışmaları ise buraya gelen göçmen kuşların yağ rezervlerini bu bölgede doldurduklarını gösteriyor. Bununla da anlaşılır ki, ODTÜ göçmen kuşların düzgün koşullarda göç edebilmesi için çok önemli bir bölgedir. Alıç, ahlat, badem ve mahlep gibi İç Anadolu’ya özgü ağaçlar ODTÜ ağaçlandırma çalışmaları sırasında dikilmiştir; çiçekleri ve meyveleri ile yaban hayatı için çok büyük önem taşır. ODTÜ Ankara kampüsünü değerli kılan diğer bir unsur ise kampüsün habitat zenginliği sayesinde bünyesinde barındırdığı çeşitli canlıların, Ankara şehir merkezindeki son popülasyonları olmasıdır. Ayrıca şehrimizin içinde gördüğümüz birçok canlının kaynak noktası, doğum noktasıdır bu kampüs. ODTÜ kampüsünü etkileyecek bir yıkım sadece kampüsü değil Ankara’nın ve İç Anadolu’nun biyoçeşitliliğini de etkileyecektir. Hepimizin zihninde bazı sorular dolaşıyor, gelin birlikte inceleyelim Bilkent-İncek yolu hayata geçirildiğinde neler olacağını.
Otoyolların Canlılar Üzerindeki Genel Etkileri
Yol yapımları ve ilgili insan faaliyetleri doğrudan karayolu ölümlerine, canlı hareketlerinin kısıtlayıcılığının artmasına, canlıların yaşam alanlarının yok olmasına ve parçalanmasına; dolaylı olarak ise kaynakların aşırı kullanımı ve doğal alanlara insanlar tarafından ulaşılabilirliğin kolaylaşması sonucu ortaya çıkan habitat bozulması gibi durumlara neden olur. Gürültü, yapay ışık, kirlilik, trafik hareketliliği gibi etkenler de otoyolların çevre ve canlılar üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerdendir. Ayrıca otoyol inşaatları yerel komüniteleri yok edip habitatları değiştirerek istilacı türlerin yayılmasını kolaylaştırabilir, popülasyonların birbirinden ayrılıp bölünmesine yol açabilir, popülasyonlar arası gen akışına karşı bir engel oluşturabilir, hayvanların üreme başarılarını olumsuz etkileyebilir (kuşların otoyollardan uzak yuvaları tercih etmesi) ve hayvanların fizyolojik durumlarını değiştirebilir.
Küçük böceklerden büyük memelilere kadar her yıl milyarlarca canlının ölümüne neden olan karayolu kazaları ise yol inşa sürecinin en açık etkisidir. Pek çok araştırma vahşi yaşamdaki canlı sayısının genellikle yollara yakın bölgelerde azaldığını ve karasal ekosistemlerde yaşayan omurgalı canlıların %1-13’ünün karayolu kazaları nedeniyle öldüğünü, bu oranın memeliler için ise zamanla artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Karayolu çevresindeki riskler ise hayvanların otoyol bölgelerinden kaçınmasına dolayısıyla da kendileri için uygun olan yaşam alanlarından ayrılmalarına neden olur, bu da dolaylı bir habitat kaybına yol açar. Özellikle de yollara ilgi duyan ve yollardan kaçınamayan (yavaş hareket eden) türler karayolu ölümlerine karşı savunmasızdır. Bu da çoğunlukla sürüngenleri ve amfibileri olumsuz etkilemektedir. Birçok araştırma göstermektedir ki bazı kurbağalar ve yılanlar yollara ilgi duymuyor olsalar bile onlardan kaçınma eğilimi de göstermezler. Örneğin bazı yılanlar termoregülasyon amacıyla yol yüzeyini kullanır ve bazı kaplumbağalar yumurtalarını çakıllı yollara veya otoyol kenarlarına bırakır. Karayolu ölümlerine karşı özellikle savunmasız olan ikinci tür grubu, geniş hareket aralıklarına ve düşük üreme oranlarına sahip olup yollardan kaçınmayan türlerdir. Yüksek sıklıkta yoldan geçmeleri ölüm olasılıklarını artırır. Geniş hareket aralığına ve düşük üreme oranına sahip olduklarından (büyük etoburlar), yüksek ölüm oranlarını daha yüksek üreme oranlarıyla hızlıca telafi edemezler ve bu ölüm oranları popülasyonun azalmasına neden olur.
Bir yandan da hayvanlar, çevrelerindeki sesleri kullanarak kendi aralarında bölge belirleme, eş bulma, yön bulma, yavru besleme, iletişim kurma, avcıları tespit etme, avlanma gibi çeşitli davranışlarda bulunurlar. Yapılan otoyoldan kaynaklı oluşan gürültü kirliliği ise tüm bunları olumsuz etkileyerek canlıların o bölgede hayatta kalma olasılıklarının azalmasına neden olur. Hayvanlar bu durumlara karşı adapte olmaya çalışsalar da bu değişikliklerin bireylerin üreme başarısını ve hayatta kalmasını olumsuz etkilediği açıkça görülmüştür.
Yoldaki ölü hayvanlarla beslenen fırsatçı türlerin yol kenarlarında daha yoğun bulunması ise geçici bir etkidir. Yola yakın yaşayan diğer türlerin popülasyonu zamanla azalacağından ve bu fırsatçı türler artık yiyecek bulamayacağından onların sayısı da zamanla o bölgede azalacaktır. Otoyolların etkileri sadece hayvanlarla sınırlı kalmaz. Yollar genellikle ormancılığı, tarımı, madenciliği ve evlerin geliştirilmesini ya da endüstriyel veya ticari projeleri teşvik edebilecek alanlara inşa edilir. Arazi örtüsü ve su kullanımında yaşanan değişiklikler, karasal bölgenin doğal florası ve faunası üzerinde büyük ve kalıcı olumsuz etkilere neden olur. Devamlı kullanılan bir yolun yarattığı değişiklikler arasında genel biyoçeşitliliğin azalması, o bölgedeki bitki komünitesinin olumsuz etkilenmesi, toprak biyotasının bozulması, ağır metallerin çevreye salınımı (toprakta, hayvanların ve bitkilerin dokularında birikebilirler; topraktaki birikintiler rüzgâr ve su ile taşınabilir), toprağın kimyasal dağılımının değişmesi, bitkilerin patojenlere karşı direncinin azalması, kirleticilerin bitkilere zarar vermesi, bitkilerin fonksiyon gösterememeye başlaması (bazı odunsu bitkilerin kirliliğe karşı davranışları değişebilir. bu toksik etkilere direnmelerini artıracak kimyasallar üretmeye başlarlar ve bu süreçte bitkinin yaşamına devam etmesi için gerekli olan diğer türden kimyasalların-klorofil, çözünür proteinler- üretimi azalır) gibi etkiler bulunur. Petrol bazlı organik bileşikler, tortular, inşaat sırasında kullanılan maddeler ve buz çözücü kimyasallar yolun inşası ve kullanımı sırasında düzenli olarak yollara dökülerek çevreye ve canlılara zarar vermektedir. Otoyolların etkilediği alan ise sadece o çevreyle sınırlı değildir, bu etkiler çok geniş mesafelere kadar uzanabilir. Bozkırlık alanlarda 930 metreye kadar, ormanlık alanlarda 560 metreye kadar, çayırlık ve tarım alanlarında 1.500 metreye kadar etkileri olabilir.
Otoyol İnşaatının Etkileri
1. Bariyer Etkisi
2. Bariyer etkisinin metapopülasyonlar üzerindeki etkisi
Bariyer etkisi; karayollarının, otoyollarının ve bunların sebep olduğu altyapı çalışmalarının canlıların hareketine karşı oluşturulan bir bariyere atıfta bulunur. Metapopülasyon ise yerel alt türlerin belirli bir bölgede hareket etmesiyle oluşturduğu ağ örgüsüdür. Bu alt türler belirli bir bölgede yayılım gösterirler ve aralarında bir takım ilişkiler bulunur. Yol yapımının getirdiği altyapı çalışmaları, organizmaların bu ağ örgüsü içindeki yayılımı için bir bariyer etkisi yaratır. Otoyol yapımlarının sebep olduğu bu bariyer etkisi ise organizmaların yeniden bir araya gelmesini engelleyerek veya yerel alt türlerin popülasyonlarının diğer popülasyonlardan izole olmasına neden olarak yerel popülasyonların kaybına neden olur.
Habitatlar ve bu habitatlarla ilişkili popülasyonlar daha küçük birimlere bölündüğünde ve bireysel olarak türler arasındaki normal yer değiştirme davranışı zarar gördüğünde, bu türlerin uzun vadeli kalıcılığı tehlikeye girer. Küçük ve izole popülasyonlar ise 1"kendileme depresyonu" veya “rastgele doğal olaylar sonucunda çok türlü alanlarda” yok olmaya karşı daha savunmasızdır. Bu durumda sonradan oluşan yeniden kolonileşme davranışı sık ve yaygın olarak görülebilir; bazı böcek ve memelilerin metapopülasyonlar hâlinde terk edilmiş oldukları veya yeni toprak parçalarına düzenli olarak dağılıp yeniden kolonileşmesiyle hayatta kalabildikleri de düşünülen ihtimallerdir. Bununla beraber, karayollarının sebep olduğu habitat parçalanması genelde ani ve şiddetli biçimde meydana gelir, sıklıkla habitat kalitesinde ve nüfus büyüklüğünde eş zamanlı bir azalma yaşanır. Eğer yeni yapılar bir habitatın "adacıklarını" birbirinden uzak, bağlantısız ve küçük bir şekilde ayırırsa, kalan popülasyonlar bir daha eski hâline dönemeyebilir. Yüksek trafik yoğunluğuna sahip geniş yollar, hayvan hareketini ciddi biçimde kısıtlar. Hareketi engelleyen sadece büyük ve işlek yollar değildir; çakıllı arazi yolları zeminde yiyecek arayan eklembacaklıkların geçiş oranını azaltabilir ve yumuşakçalar bitki örtüsünden yoksun yollardan kaçınırlar. Yolların oluşturduğu bariyer etkisi belirli popülasyonlar arasındaki etkileşimleri ciddi biçimde azaltabilir ve bundan kaynaklanan sınırlı gen akışı, küçük popülasyonları 1kendileme depresyonuna ve 2stokastik olaylara karşı savunmasız hâle getirir. Organizmanın yaşamı için en önemli gerekliliklerden biri yayılım kabiliyetidir. Bir bölgede yayılım göstererek yiyecek, eş, barınmak için bir yer arayışına girerler. Tüm bu gerekli olaylar bariyer etkisi nedeniyle organizma için olumsuz sonuçlanabilir, dolayısıyla da popülasyonların yaşamını tehlikeye atabilir.
2. Kenar Etkisi
3. Kenar etkisi
Kenar etkisi, aynı ekosistemdeki farklı doğal yaşam alanlarının arasındaki ani bir geçişin sonucudur ve yapay değişiklikler sonucunda ortaya çıkar. Türlerin yok olmasının ana nedenlerinden biri olan kenar etkisi, iki bitişik habitat arasındaki süreklilikte bir kırılmaya yol açarak çevresel ve biyolojik değişikliklere neden olur. Bu etki bir otoyol inşaatı ya da orman yangını sonucunda ortaya çıkabilir. Türlerin sabitliğine zarar veren "birdenbire oluşan bu kenarlar" daha yüksek bir fiziksel değişken akışına ve bölgeler arasındaki tür geçişlerinin azalmasına neden olur. Her halükarda, bu kenarlar bitkiler ve hayvanlar için ideal ortamlar değildir çünkü organizmalar üzerinde daha çok güneşe ve sıcaklığa maruz kalma, günışığı döngülerinde değişim, gürültü, şiddetli sıcaklık ve nem dalgalanmaları gibi etkileri bulunur. Kenar etkisi, habitat parçalanması ve bozulmasıyla sonuçlanır. Habitat parçalanması olduğunda bu durum yeni bölgeler ve sınırlar oluşmasına, kenar etkisinin artmasına neden olur. Bu parçalanma habitat sürekliliğini bozarak canlıların üreme başarısını, genetik alışverişini ve dolayısıyla da doğadaki çeşitliliklerini azaltır. Bir habitat parçalandığında daha küçük alanlara bölünür. Bu da canlılar için bir diğer dezavantajdır. Çünkü geniş alanlar, aynı alanın küçük parçalara bölünmüş hâlindekine göre daha fazla türe sahiplik yapar. Bunun nedeni ise büyük habitatların homojen bir ortam sunarken küçük ortamlarda genetik olarak yakından ilişkili bireylerin daha fazla üremesi ve genetik sürüklenmenin daha yaygın olmasıdır. Ayrıca kenar etkisinin sonuçlarından biri bu habitat bozulmasına uyum sağlayabilen yeni türlerin ortaya çıkmasını desteklemesidir. Bu ortaya çıkan türler ise genellikle istilacıdır. Yeni bir alana yerleşip, başarılı bir şekilde oraya uyum sağlayarak popülasyonlarını korurlar. Diğer türlerle kaynaklar için rekabet ederler, ciddi hasara neden olarak çevreye zarar verebilirler.
Yolların Etkisi Türden Türe Değişir
Otoyolların etkileri türden türe değişiklik gösterir. Özelci ve genelci (“specialist” ve “generalist”) olarak ayrılan türler bulundukları ortamdaki değişimlere farklı tepkiler verebilir. Özelciler yaşadıkları ekosistemde karakteristik özellikler geliştirerek uyum başarısını artırır. Bundan dolayı belirli bir ekosistem tipinde maksimum uyumu yakalarken diğer ekosistem tiplerinde başarısız olurlar, hayatta kalmaları zorlaşır. Genelciler ise farklı ekosistemlere yayılmayı asıl odak noktası haline getirir. Farklı ekosistem tiplerinde ortalama bir uyum yakalayarak başarılı olurken, ekosistem değişikliğinden çok etkilenmezler. Dünyamızda son yüzyıllarda insanların oluşturduğu değişimlerle beraber canlılarda homojenleşme yani benzerleşme gerçekleşmeye başlamıştır. Zamanla fonksiyonel karakterleriyle (sahip olunan karakteristik özelliklerinin ekosistemde işleyiş biçimleri) birbirine benzemeye başlayan bu canlılar, ekosistem işleyişlerinde ahenkten uzak aksaklıklara yol açar. Bu noktada da özelci türlerin farklı ekosistem çeşitlerine geliştirdikleri özel adaptasyonların önemi ortaya çıkar. Sağladıkları fonksiyonel çeşitlilik ile ekosistemi daha uyumlu hale getirirler. Bu yüzden özelci türleri korumak o ekosistemin biyoçeşitliliğinin temel yapıtaşlarını korumak anlamına gelir. Bundan dolayı belirli bir ekosistemde habitat tahribatı olduğunda -örneğin yapılması planlanan yol gibi- tür sayısının değişmemesi, ekosisteme zarar verilmediği düşüncesine ulaştırmamalıdır. Tahribat sonrasında özelci türlerde azalma genelci türlerde artış olma ihtimali dikkate alınmalıdır. Bundan dolayı bölgedeki özelci türlerin belirlenmesi gerçek etkiyi anlamak için gereklidir. Bozkır ekosistemine benzeyen yapısıyla dikkat çeken Rant Yolu arazisi de bozkıra özgü çeşitli bitkilere ve kuşlara ev sahipliği yapmaya başladığı gözlemlenmektedir.
1. MEMELİLER
Memeliler gibi büyük, hareketli ve düşük üreme oranına sahip türler karayolu ölümlerine karşı daha hassastır. Trafikten duydukları rahatsızlık nedeniyle belli mesafelerden yoldan kaçınan türler ise habitat bölünmesine ve kaybına karşı daha hassastır. Yol yoğunluğunun çok olduğu alanlarda hayvanların az olması onların yoldan kaçındıkları düşüncesini akla getirse de bu varsayım geçerli olmayabilir. Bu hayvan kıtlığına neden olabilecek durum, onların yüksek ölüm oranları da olabilir. Araştırmalara göre, trafikten duydukları rahatsızlık nedeniyle belirli mesafelerle yoldan kaçınan memeli popülasyonları, yol yüzeyinden kaçınan türlerin popülasyonlarıyla kıyaslandığında daha olumsuz bir tablo ortaya çıkmaktadır. Karayollarında oluşan gürültü kirliliğinin, akustik canlılar olan yarasaların bazı türleri için önemli bir bariyer olabileceği ve bazı yarasa türlerinin avlanma başarısının ve veriminin azalabileceği gibi bulgular da vardır.
2. KUŞLAR
Araştırmalar, kuşların sayısının ve tür zenginliğinin yollara yakın yerlerde azaldığını ortaya koymaktadır. Trafik yoğunluğu arttıkça bu azalma da etkisini daha fazla göstermeye başlar. Gürültü ve yapay ışık kaynakları ise kuşların gelişimine, şarkı söylemelerine, üreme başarısına, tüy dökme ve göç davranışına olumsuz etkide bulunur. Yolların buzlanmasını engellemek için yollara dökülen yol tuzları ise kuşları cezbeder ve bu maddenin kuşlar tarafından tüketilmesi onların ölümüne neden olur. Geniş topraklara yayılan (daha hareketli kuşlar), alçaklarda uçan, karada yaşayan ve/veya kanat boyutlarına göre ağırlığı fazla olan türler karayolu ölümlerine karşı daha hassastır. Karada yaşayan kuşlar yol yüzeylerinde ya da alçak uçuşlarda daha fazla vakit geçirdiğinden araç çarpmaları konusunda daha büyük risk altında olurlar. Kanat boyutlarına göre ağırlığı fazla olan türler ise (örneğin dişi baykuşlar) da bu kazalara karşı daha savunmasız olabilirler. Farklı yaşam alanları arasında hareket etmesi gereken türler (bazı orman kuşları ve kışlayan su kuşları) da karayolu kazalarına karşı daha hassastır. Trafik gürültüsü ise bireylerin dikkatini dağıtarak onları avlanmaya karşı daha savunmasız hâle getirebilir, bazı kuş türlerinin eşlerini çekmesini veya bölgelerini savunmasını zorlaştırabilir. Yüksek trafik gürültüsü; üreme mevsimi boyunca eş arama şarkılarını kesintiye uğratabilir, bazı kuş türlerinin ebeveynlerinin hem kuluçka zamanında hem de yavrular doğduktan sonra yavrularıyla iletişimlerini olumsuz etkileyebilir, sesin yarattığı korkuyla hayvanların stres düzeylerini yükseltebilir ve fiziksel rahatsızlıklara neden olabilir. Kuşların, yaptıkları işitsel çağrıların şiddetini ve frekansını artırmaları onların harcadıkları enerjiyi de arttırmalarına neden olur, sonuç olarak bireylerin hayatta kalmaları olumsuz bir şekilde etkilenir. Örnek verecek olursak, trafikteki gürültü kirliliğine maruz kalan bir kuş türü olan kızılgerdanın (Erithacus rubecula), eş bulmak amacıyla söylediği şarkıların daha kısa mesafelerden duyulmasıyla bağlantılı olarak daha az potansiyel eşe ulaşıp daha az eş bulabildiği görülmüştür. Korku ve stres sonucu gelen fiziksel rahatsızlıkların ise bireyleri hastalıklara daha açık hâle getirdiği ve üreme başarısını azalttığı tespit edilmiştir. İspinozların (Fringilla coelebs) ise gürültü kirliliği yüzünden tetikte olma davranışının sıklığını artırdığı ve bu nedenle daha az ve verimsiz beslendiği tespit edilmiştir. Yolların sebep olduğu tüm bu olumsuz etkilerden dolayı neredeyse tüm kuş türlerinin yollara yakın bölgelerdeki popülasyon yoğunlukları azalmaktadır. Farklı araştırmalarda ise türlerin %60’dan fazlası sayılabilecek birçok bozkır kuşunun ve türlerin %74’ü olan birçok orman kuşunun yollara yakın bölgelerde üreyen popülasyon yoğunluklarının azaldığı, bu azalmanın küçük popülasyonlarda daha ciddi boyutlara ulaştığı tespit edilmiştir. Bu olumsuzluktan etkilenen kuşlar taksonomik olarak belli bir gruptan değil, çok çeşitli gruplardandır.
Hassas olan türler trafik gürültüsünün fazla olduğu yerlerden ayrılarak sessiz bölgelere doğru kayar. Bu bölgelerde kalarak daha yüksek ölüm oranlarına ve daha düşük üreme başarısına sahip olma ihtimalleri vardır (Bu gibi komünite değişikliklerinin sebebinin; hassas olan türlerin, trafik gürültüsünün yüksek olduğu yerleri terk ederek sessiz yerlere doğru kayması veya oralarda kalarak daha yüksek ölüm oranlarına ve daha düşük üreme başarısına sahip olmaları olduğu düşünülmektedir). Gürültü kirliliği bu gibi bölgesel yok olmalara neden olabilir. ODTÜ Biyolojik Bilimler bölümü akademisyenlerinden İbrahim Kaan Özgencil ve ekibi, coğrafi bilgi sistemi programları kullanarak yaptıkları simülasyonlarda, yeni inşa edilecek olan otoyoldan dağılacak sesin kampüsün hangi taraflarını ne kadarlık bir şiddette etkileyeceğini araştırdı. Bulgular gösteriyor ki bu sesin etki alanı 2000 metre derine kadar uzanabiliyor. Göründüğü üzere bu etki alanı korkunç bir büyüklüğe sahiptir ve birçok önemli yaşam alanını kapsamaktadır. Çalışmalarda ise kuşlar için en önemli faktörün gürültü olduğu tespit edilmiştir. Durumun ne kadar ciddi olduğunu buradan anlaşılabilir.
4. ArcGIS Pro 2.2.0 programı kullanılarak oluşturulan ve inşası süren otoyoldan kaynaklı gürültünün kampüs içindeki dağılımını simüle eden çalışmanın sonuçları. Görseldeki renk skalası yoldan (kalın siyah çizgi) uzaklığa göre kırmızıdan sarıya doğru değişmektedir. Yapılan simülasyon sadece alanın topografik yapısını dikkate almıştır ve renkli alanların tamamı 0-3 metre yükseklik aralığında ses alacak alanları göstermektedir. Bu simülasyon için sesin etki alanı 2 km (en uzun etki alanı 2,4 km olarak tespit edilmiş - Eigenbrod ve ark., 2009) olarak alınmıştır.
3. SÜRÜNGENLER ve AMFİBİLER
Neredeyse tüm sürüngen ve amfibi türleri yol ölümlerine ve habitat bölünmelerine karşı hassastır. Daha düşük üreme oranlarına sahip amfibi türlerinin popülasyonları, daha yüksek üreme oranlarına sahip türlere göre olumsuz yol etkilerine karşı daha savunmasızdır. Birçok sürüngen yuva veya eş aramak için karada uzun süre hareket eder. Yolda yavaş hareket ettiklerinden sürüngen popülasyonları yol ölümlerine karşı daha hassas hâle gelir. Farklı habitatlar arasında hareket etmesi gereken türler ise yolların neden olduğu arazi parçalanmalarına ve ölümlere karşı daha duyarlıdır. Örneğin, birçok semender ve kurbağanın bir yaşam döngüsünü tamamlamaları için sucul üreme habitatları, yaylalarda beslenme habitatları ve özel kışlama habitatları arasında hareket etmesi gerekir. Bu habitatlar birbirinden ayrı olduğunda, amfibiler onları bulmak için epey uzun mesafeler, bazen kilometrelerce hareket eder. Yol ölümleri onların üreme oranlarını azaltarak popülasyonlarına olumsuz etkide bulunur. Amfibi ve sürüngenlerin üreme oranı yaşla beraber artar çünkü daha büyük hayvanlar daha fazla yumurtaya sahiptir. Yol ölümleri ise nüfusun daha küçük genç bireylere kaymasına neden olur ve bundan dolayı da popülasyondaki genel üreme oranı azalır. Gürültü kirliliğinin, bir kara kaplumbağasının (Gopherus agassizii) yol kenarlarında yaşamasını engellediği görülmüştür. Trafikteki gürültünün, bir ağaç kurbağası türündeki (Hyla chrysoscelis) dişilerin; erkeklerin eş arama çağrılarını duyma kapasitelerini olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Rana dalmatina türünün ise popülasyonları arasında akraba çiftleşmeleri artmıştır ve bu da lokal yok oluşlara neden olmuştur.
4. BÖCEKLER
Yolların canlılar üzerindeki etkilerini böcekler odağında incelemek iki açıdan önemlidir. İlk olarak böcekler, dünyadaki türlerin %80’ini içinde barındırmasıyla en çok çeşitliliği barındıran sınıftır. İkinci olarak birçok karasal ekosistemin çalışmasında hayati öneme sahipler. Bir ekosistemin böcek popülasyonlarında oluşabilecek bir çeşitlilik kaybı onları avlayan omurgasızları etkileyecebileceği gibi, bitkilerde tozlaşmayı ve besin döngüsünü değiştirebilecek öneme de sahiptir. Yolların böcekler üzerindeki negatif etkilerini görmek için kenar etkisi, bariyer etkisi ve mikroklima gibi durumların detaylarına inmek gerekir. Yolların böcekler üzerindeki etkisi öncelikle yol inşası sırasında gerçekleşir. Kanatsız, toprak ya da suya bağımlı olan veya hiç hareket etme kabiliyeti olmayan türler başta olmak üzere doğal habitatların yıkımı birçok böcek popülasyonu için ölümcüldür. Ayrıca yol inşası sırasında toprağın bozulması birçok karınca yuvasını yıktığı gibi birçok toprak canlısının da ölümüne neden olur. Yollardaki böcek ölümlerinin bir kısmının da araç çarpışmaları sonucunda olduğunu fark edebiliriz. Bunu daha vahim yapan ise arabaların oluşturduğu titreşimin, sesin ve ışığın böcekler üzerindeki etkisidir. Örneğin araçlardaki ışık birçok kanatlı böceği kendisine çekebilir ve bu durum ölümle sonuçlanabilir. Bu ölümler ise çevredeki avcıları çektiğinde sonuç yine araç çarpışmaları olarak karşımıza çıkar. Birçok araştırma çarpışmalar ile ölen böceklerin popülasyon dinamiklerini etkileyeceğini söylerken bir araştırmada ise sonuçların doğal ölümlerle kıyaslanırken önemsiz olduğu belirtilmiştir. Ayrıca önceden Rant Yolu bölgesinde yapılan araştırmalarda da kuzey-güney yönüne bakan yolun doğu yamacında Güzel Nazuğum kaydedilmiştir. Türkiye’ye endemik olan bu türün bu sene alanda görülmediği belirtililiyor. Buna rağmen Güzel Nazuğum gibi ODTÜ için son derece önemli bir türün önceden görüldüğü habitatta olası bir yol yapımında oluşacak kenar etkisi ile oluşacak mikroklima alanları ve yol ile gelecek kirlilikle habitatta bozulmalar oluşabilir.
Asfalt gibi malzemelerle kaplanmış yollar ile toprak yollar arasında da böceklere etkileri açısından önemli farklar vardır. Asfaltın nasıl bir fark yarattığını anlamak için kırsal bölgelerde bulunan küçük asfaltlı yollar araştırılmıştır ve bu küçük yolların bile bazı karafatma türleri üzerinde bir bariyer etkisi oluşturabildiği görülmüştür. Bazı araştırmalar ise bu sonuçların hız limitinden kaynaklandığını öne sürmüştür. Ayrıca topraklı yollar ile asfaltın bir diğer farkı da asfaltın miraj etkisi yapması ve bazı tatlı su türlerini yanıltarak kendine çekmesidir.
Trafik hacmini etkileyen yol büyüklüğünün ve trafik hızının böcek ölümleriyle genel olarak güçlü bir paralelliği olduğu biliniyor. Bir araştırmada trafik hızının yüksek olduğu yollarda kelebeklerin geçişleri araçların oluşturduğu hızlı rüzgârlar ile engellendiğinden ölümlerin orta hızlı yollara göre daha az olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bazı araştırmacılar gündüzleri trafik hacminin daha yüksek olmasından ötürü gececi böceklerden ziyade gündüzcü böceklerin yollardan daha fazla etkilediğini açıklamıştır.
Yolların böcekler üzerindeki etkisi değişkenlik gösterir, bu nedenle genel bir çıkarıma ulaşmak zor olabilir. Cinsiyet, vücut uzunluğu ve davranış gibi niteliklerine göre ölüm oranlarında artma ya da azalma gözlemlendiği gibi aynı türün farklı cinsiyetlerinde bile yolu geçebilme kapasiteleri değişkenlik gösterir. Yoldaki çarpışmalar bazen de türlerin, araçların sesine ve hareketine karşı hassaslığı ile ilişkilidir. Çeşitli araştırmacılar bazı omurgasız gruplarının yol yüzeyine ve yeni oluşan mikroklima alanlarına karşı birçok farklı tepkiler verdiğini ifade etmiştir. Örümcekler, karafatmalar ve kelebekler gibi birçok eklem bacaklı ise bu yeni koşullardan olumsuz şekilde etkilenmiştir. Yolların etkisi hakkında genel bir çıkarıma gidilememesi ise bu farklılıklardan dolayıdır.
Bir diğer etki ise otoyolların ekosistemlerde bariyer etkisi oluşturmasından kaynaklanır. Habitat parçalanmasından böceklerin de etkilendiği birçok kez açıklanmıştır. Örneğin yolların böcek çeşitliliğine ve bolluğuna olan etkisini araştıran sekiz çalışmanın yarısında böcek çeşitliliğinin ve bolluğunun yoldan uzaklaştıkça arttığı sonucuna varılmıştır. Bazı araştırmalardamyol kenarındaki birtakım böcek türlerinin çeşitliliğinin fazla olduğu gösterilse de bu durumda oradaki böcek türlerinin bölgenin doğal habitatı ile karşılaştırıldığında son derece farklı olduğu görülmüştür ve bunların “açık-habitat” türlerinden olduğu belirtilmiştir. Bu çeşitlilik, doğal habitattaki hassas ve özelci türlerden oluşmayan bir çeşitliliktir. Böceklerin bolluğu aynı zamanda var olan yolun genişliğine ve trafik yoğunluğuna bağlıdır. Örneğin böcek çeşitliliğinin otoyollarda, düşük yoğunlukta trafiğe sahip yerlere kıyasla daha az olduğu bilinir. Büyük yollar ise böcek hareketlerine karşı bir bariyer etkisi oluşturur, normalde yanyana ve bitişik hâlde bulunan habitatlardaki popülasyonların izolasyonunu artırır.
Yolların bariyer etkisi böcek dağılımını da etkiler, oluşabilecek bir genetik varyasyon kaybı popülasyondaki dinamikleri bozabileceğinden durum endişe verici bir hâle gelir. Karafatmalar ile yapılan araştırmalarda, karafatmaların asfaltlı yollardan geçmeye meyilsiz oldukları ortaya çıkmıştır ve bu durumda büyük yolların popülasyonlar arası gen akışında bariyer etkisi yaptığı ve parçalanmış popülasyonlarda genetik varyasyon kaybına yol açtığı ifade edilmiştir. Diğer bir araştırmada yolun aynı tarafındaki çalı kriketlerinin genetik benzerliğinin yolun karşı tarafındakine kıyasla daha yüksek olduğu görülmüştür. Daha önceden açıkladığımız kendileme depresyonunun bir popülasyonu zamanla yok etmesi ise bu gibi genetik kayıpların yol açacağı sorunları göstermektedir.
Bariyer etkisi ile bazı böcekler yolu doğrudan geçmekten kaçınabilir. Özellikle küçük ve uçamayan böcek türleri için yollar büyük bir engeldir. Küçük böcek türlerinin birçoğu yolların kenarlarından itibaren uzun mesafeler giderek uygun bir yer arama amacıyla doğal habitatlarının çok daha uzaklarına sürüklenirler. Karafatmalar ve Rove böcekleri üzerinde yapılan bütün araştırmalar bu böceklerin çok yüksek bir oranının yolları geçmediğini kabul eder. Uçabilen türlerde ise yollarla ilgili gelişen bu cevaplar değişkendir. Yol genişliği ve trafik aktivitesi gibi unsurların kelebeklerin hareketlerini sınırladığı bilinir, fakat aynı zamanda yol kenarlarında oluşan hava akımlarının bireyleri ittiği ve bu sebeple popülasyonları bölmede önemli bir rol oynadığı da iddia edilir. Sonuç olarak birçok araştırma karafatmalar üzerinde olduğu için genel bir çıkarım yapılması mümkün görülmüyor, şimdilik kanıtlar uçamayan türler için yolların açıkça bariyer olması yönündedir. Aynı zamanda uçabilen türler için de yolların oluşturduğu bariyer etkisinden zarar görmedikleri garanti edilemez.
Böceklerin yollara karşı hassaslıkları aynı zamanda yollardan dolayı oluşan kirlilikle de ilişkilendirilebilir. Trafik aktivitesindeki artış ayrıca egzoz gazlarının artışı anlamına gelir. Kın kanatlılar ve kelebekler gibi bazı böcek türlerinde zehir birikiminin ciddi sorunlara yol açabileceği ifade edilmiştir. Bu sorunlar ise sadece topraktan kaynaklanmaz. Örneğin hava kirliliğinin bitkilerdeki toplam azot miktarını etkileyebileceği ve bunun yol kenarındaki bitkilerdeki herbivor böcek artışını açıklayabileceği de öne sürülmüştür. Bazı araştırmalar ise artan azot miktarına rağmen böcek çokluğunun artmadığını ifade etmiş ve bunu buzlanmayı önleyen tuzların yollara atılmasına bağlamıştır. Sivrisinek gibi tuzlu sulara toleransı yüksek olan böceklerin avantajlı konuma düştüğü ortaya çıkmıştır.
Çeşitli böcek türlerinde oluşan bu avantajlar ve dezavantajlar ise ekosistemin doğal dengesini değişikliklere uğratır. Besin zincirini de etkileyebilecek bu avatantajları olumlamamak gerekir çünkü bu değişimler ekosistemde geri dönülemez yıkımlara sebep olabilir.
5. BİTKİLER
Yolların bitkiler üzerindeki negatif etkileri genel olarak yol yapımı ve yoldaki trafiğin oluşturduğu egzoz gazları nedeniyle oluşur. Bu negatif etkiler doğrudan egzoz gazlarından oluşabileceği gibi dolaylı yoldan değişen biyojeokimya ve hidrolojiden de kaynaklanabilir. Yol kenarlarında yapılan araştırmalarda yol kenarına yaklaştıkça azot seviyelerinin, ağır metallerin, toprak nemliliğinin ve pH seviyelerinin arttığı belirlenmiştir. Ayrıca trafikteki araçlardan azotlu moleküllerin salınımı ile bölgede azot miktarının yükseldiği ve azot toleranslı bitki türlerinin bölgedeki bolluklarının arttığı belirtilmektedir.
Kimyasal gazlarla yapılan deneyler ile petrole ve dizel salınımına karşı türlere özgü şekilde fenolojide değişimler saptanmıştır. Büyüme hızı, çiçek gelişimi, yaprak yaşlanması bu değişimlerden bazılarıdır. Arazilerde yapılan birçok araştırmada ise bitkilerde yerleşimsel (kompozisyonel/compositional) değişimler fark edilmiştir. Yol kenarına doğru yaklaştıkça bölgede baskınlık kuran bitki türlerinin değiştiği gözlemlenmiştir. Almanya’da yapılan otoyol kenarı araştırmalarında iğne yapraklı ağaçları barındıran iki ormanda zemindeki bitkilerde değişimler saptanmıştır. Bu değişimlerin ise atmosferdeki artan NO2 konsantrasyonu ve yollarda kullanılan buzlanma karşıtı tuzlar sebebiyle olduğu düşünülmektedir. Yıllık ortalama NO2 konsantrasyonlarına bakıldığında ise yol kenarındaki NO2 oranlarının yola yaklaştıkça arttığı anlaşılmıştır, bu da araçların birincil sorun olduğunu belirtir. Ayrıca kalkerli (kireçli) çayırlarda yapılan araştırmalarla bitkilerdeki oransal değişimlerin yönetime, artan azot miktarına ve habitat parçalanmasına bağlı olduğu görülmüştür.
Yüksek trafiğin olduğu alanlarda topraktaki ıslaklık (nem miktarı) yola yakınlaştıkça artar. Modern yolların birçoğu su geçirmezdir ve kavisli şekilleri suyun kenarlara süzülmesini sağlamaktadır. Bu olay ise doğadaki doğal su süzülmesini bozar. Yollardan akıp giden su sadece toprağın hidrolojisini değiştirmekle kalmaz, aynı zamanda ağır metalleri ve buzlanma karşıtı tuzları yollardan uzağa sürükleyebilir. Kurşun, çinko ve bakırın da yol kenarına doğru yaklaştıkça logaritmik şekilde arttığı tespit edilmiştir.
Trafiğin getireceği bir diğer etki ise lastik sırtlarında taşınan egzotik ve potansiyel istilacı türlerdir. Kenar etkisi ile de bu yabancı türlerin çoğalması için uygun ortam ve koşullar sağlanabilir, yabancı türler istilacı tür olma yolunca ilerleyebilir. Gelecekte ise çevresindeki diğer ekosistemlerin yapılarında bozulmalar meydana gelebilir.
Bozkır Ekosisteminin Önemi ve Rant Yolu Arazisi
Yolun yapımı ile ilgili tartışmalardan birisi de 2017 yılında ağaçların kesimi ile ekosistemin çoktan tahrip olduğu düşüncesidir. Bu düşüncenin doğru olmadığını anlamak için Türkiye’de bozkır ekosistemlerinin önemini açıklamak isteriz. “Bozkır” %10’dan az ağaçlığa sahip bitki örtüsüne sahip alanlara, “Bozkır Ormanı” ise %11 ile %40 arasında gölgeliğe sahip açık ve kuru ormanlıklara denir. İç Anadolu bölgesinde ise halen tür zenginliğini koruyan büyük çaplı yarı doğal bozkırlar ve bozkır ormanları bulunmaktadır. Küresel ölçekte de ılıman çayırlar en tehlikede bulunan ve en az korunan bölgelerdendir. Aynı zamanda Türkiye’de de korunan resmi bölgelerin ağaçlara yönelik olduğu görülür ve bozkırdaki önemli biyoçeşitlilik alanlarının koruması göz ardı edilmektedir. Çorak olarak görülen bu ekosistemler yıllar içinde Türkiye genelinde de göz ardı edilmiş, ağaçlandırılmaya çalışılmıştır.
Bozkırın önemine bitkiler açısından bakarsak Türkiye’de bulunan 3035’i aşkın endemik bitki türünün yarısının Anadolu bozkırlarında görüldüğü düşünülüyor. Yapılan çalışmalar ile bozkırda tespit edilen 755 türün ise nesli tehlike altında veya neredeyse tehdit altında olduğu saptanmıştır. Yazının yazarları olarak 13 Kasım’da yaptığımız Rant Yolu arazisi gezisinde bitkileri incelediğimizde Daucus carota (Yabani havuç), Astragalus (Geven) cinsinden, Papatyagillerden ve Centaurea cinsinden bitkiler tespit ettik. Ayrıca yaklaşık 5 metreyi bulan kavaklar mevcutken, ılgın ağaçlarının büyüdüğü yolda söğüt ağaçları da bazı bölgelerde oluşmaya başlamıştı. Bunun yanısıra bölgede istilacı bir tür olan Kokar ağaç’tan çok sayıda bulunmaktadır. İki yerde karşımıza çıkan küçük sulak alanlarda sazlıkların oluşmaya başladığını da gördük, bu alanlardan bir tanesinde çınar ağacının büyüdüğünü gözlemledik.
Türkiye kelebekler açısından Avrupa’daki tür zenginliği en yüksek olan bölgedir. Bozkırların tür zenginliğini 160 tür ile Lycaenidae (Su Güzelleri Familyası) gösterirken bunların 52’si bozkırlar ile yakın ilişkide olan Agrodiaetus alt cinsine aittir. Türkiye’deki 65 Öncelikli Kelebek Alanı’ndan (Prime Butterfly Area) birçoğu da bozkırlar içinde yer alır. Çalışmalarda tehdit altındaki, nerdeyse tehdit altındaki veya veri yetersizliğindeki kelebeklerin 50 adetinin mecburi bozkır türü (Bozkırda yaşamaya bağlı) olduğu görülmüştür. Plebejus rosei ise Doğu Anadolu’ya son derece bağlı tek nesli kritik tehlikedeki türdür ve tek bir yerde kaydedilmesine rağmen bu alan yol yapımları ile tehdit altındadır. Rant Yolunda 13 Kasım’da yaptığımız gezide de 3 farklı kelebek türüne rastladık, ayrıca böcekler olarak da farklı türlerde arılar ve çekirgeler gözlemledik. Önceden belirttiğimiz üzere muhtemelen bölgede oluşmaya başlayan sazlıklardan ötürü yakınlarda yusufçuk da görebildik.
Kuşlar bakımından bakıldığında ise Türkiye’de görülmüş 480’i aşkın kuş türünün 43’ünün açık çayırlıklara bağlıyken 18 adet tehdit altındaki, nerdeyse tehdit altındaki veya veri yetersizliğindeki kuşların bozkıra bağlı olduğu görülmüştür. Bunların ise 7 tanesi nesli kritik tehlikedeki türdür. Rant Yolunda gerçekleştirdiğimiz gözlemde ise Orman Toygarı ve bir yırtıcı kuş gördük. Saksağan, alakarga ve güvercin gibi kuşların yolun iki tarafına aktif geçişleri olduğunu da belirtebiliriz.
Memelilerden ise 2 adet endemik memeli türü (Anadolu tarla faresi ve Doğramacı tarla faresi) bozkır bölgelerinde yaşıyor. Bozkır ayrıca ülkemizdeki memeli türlerinin neredeyse 5’te 1’i için zorunlu bir habitattır. Bu bozkır mecburi türler 27 adetken içlerinden 13 adeti küresel ölçekte tehdit altında, nerdeyse tehdit altında veya veri yetersizliğindedir. Rant yolu çevresinde hem fare delikleri hem de tanımlamakta zorlandığımız bir memeli türünü gözlemledik. Oluşan küçük sulak alanlar kenarında ise tanımlayamadığımız memeli hayvan ayak izleri gördük.
Türkiye’deki 164 sürüngen türünden 103 tanesi Anadolu Bozkırında dağılım göstermektedir. Bu türlerin 15’i ülkemize endemiktir ve tehdit altında, nerdeyse tehdit altında veya veri yetersizliği olarak belirlenmişlerdir. Rant yolu üzerinde de 2 adet kertenkele türünü gözlemledik.
Rant Yolu Arazimizden Fotoğraflar ve Türler
Rant Yolu’nda yaptığımız gözlemlerden anlaşılacağı üzere Kasım ayı olmasına rağmen hem bitki çeşitliliği hem böcek çeşitliliği beklenenin üzerindeydi. Bölgedeki onlarca Kavak, Ilgın ve Kokar ağaç miktarı arazide “ağaç yok” iddiasını çürütüyor. Ayrıca bölgede oluşan bozkır habitatı farklı türleri bünyesinde bulundurmaya hazır vaziyettedir. Bölgede yapılmış onca insan faaliyetine rağmen ekosistem kendini onarmaya ve adapte etmeye başlamıştır. Bundan dolayı bölgede yaşam halen vardır ve var olmaya devam edecektir. Yol üzerindeki ağaçların kesiminin üzerinden 5 yıl geçmesiyle oluşmuş bu yeni habitatın ise tekrardan yıkımı yaz aylarında gündeme gelmiştir. Fakat yeniden gündeme gelen yol projesindeki ne yeraltından geçecek 750 metrelik yol ne ekolojik köprü ne de ağaç dikimi bu habitatı 8 şeritli otoyol ve asfaltından kurtaramaz. Bölgede gerçekleşecek bir yol projesi ODTÜ’nün içerisinde kendine yeni bir yer bulmuş olan ekosistemin tahribatıyla sınırlı kalamayacak, ayrıca trafik ve asfaltın getirdiği zararlarla tüm ODTÜ ekosistemini yaralayacaktır. Ayrıca kaynak popülasyonlarda olası bir hasar sonucunda Ankara ve Anadolu’nun bir kısmındaki gider popülasyonlarının da etkileneceği tahmin ediliyor. ODTÜ’nün göçmen kuş yolları üzerinde önemli bir konumda bulunması da bu ekolojik yıkımın sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacağını Avrupa’daki göçmen kuşlarda da etkilerini göstereceğini belirtir.
Bu nedenlerden ötürü olayın siyasi parti boyutunun bir kenara bırakılmasını ve bilimsel bir bakış açısıyla üniversitemize ve Ankara’ya en faydalı adımın atılmasını istiyoruz. Rant Yolu Projesine şahıslar veya partiler bakımından bakmadan, 2017’de neye karşı çıkıldıysa şu anda da yine aynı duruma karşı çıkıyoruz. İsteğimiz bu bölgenin ekolojik değerinin ve potansiyelinin anlaşılmasıdır.
5. Rant Yolu Arazisi
Sonuç olarak yolların; çevresel değişiklikler, atmosferde kirlilikler, toprak biyojeokimyasında ve hidrolojisinde değişimler getirdiğine dair kanıtlar sunulmaktadır. Kalkerli iki ekosistemde yapılan bir araştırmada tür zenginliğinin yol kenarlarında azaldığı ortaya koyulmuştur. Ayrıca yol kenarlarındaki kirlilik ve azot ile tuz miktarının artışı, hem bitki dokularındaki azot miktarını artırır hem de tuza ve azota toleranslı bitki oranlarının da yol kenarlarında artmasına neden olur. Bu değişim ise istilacı türlere ilerleyen yıllarda avantaj oluşturabilir. Bu otoyolun kaçınılmaz olarak habitat kaybına, parçalanmasına ve dolayısıyla orada yaşayan canlıların belki de zamanla yok oluşuna ve biyoçeşitliliğin azalmasına neden olacağı açıkça görülmektedir. Kimi türler için bu otoyol bir hareket engeli, kimileri için ise ölüm sebebi hâline gelecektir. Bu yüzden Ankara'nın merkezinde yer alan ve göç yollarına da sahip olan bu doğal habitatın mevcut düzenini ve bağlantılarını korumak büyük önem taşımaktadır. Bu durumda ağaçların çoktan kesildiğini ve geriye çorak bir alanın kaldığını düşünmenin bir doğruluğu yoktur. Çünkü bu ağaçlar kesildiği yıldan beridir orada oluşmakta olan yeni mikrohabitatların oluşmaya başladığı ve kavakların büyüdüğü gözlemlenmiştir ve bu "çorak" diye bahsedilen alanda yaşamaya başlayan yeni türler olduğu bilinmektedir. ODTÜ’nün doğal açıdan taşıdığı önem ortadadır, buradaki ekosistemler doğal nitelik kazanmıştır ve bütünlüklerine devam etmektedir. ODTÜ flora ve faunasında bulunan tehlike altında, endemik veya nadir birçok tür alanın doğal yapısını ve bütünlüğünü korumak için bir gerekçe niteliği taşımaktadır. Canlı çeşitliliğiyle bizler için büyük önem taşıyan ve Ankara'nın merkezindeki tek doğal alan sayılabilecek bu bölgede bu şekilde bir yıkım meydana gelirse sonuçları geri dönülemez olabilir. Şimdi tepesinden bakıldığında kimilerine göre “çorak” ve “ağaçsız” olarak görülen bu ekosistem, onu dikkatlice inceleyip gözlemlediğinizde içindeki yaşamı gösteriyor gözlerimize. Bize şu anda düşen ise bize gösterileni anlamak, onu hayatta tutmak için çabalamak ve doğaya karşı sahip olduğumuz sorumlulukları en iyi biçimde yerine getirebilmektir.
1Akrabalı yetiştirme, kendileşme (inbreeding depression): Küçük popülasyonlarda yaşanan akrabalar arasındaki çiftleşmeler sonucunda o popülasyonun bireylerinin çevreye uygunluğunun, hayatta kalma ve üreme yeteneğinin azalması.
2Stokastik: Değişken, rastlantısal
Yazarlar: Semanur Yalçın & Z. Fesiha Yavuz
Bu yazıya sundukları katkılardan dolayı ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümünden Araştırma Görevlisi İbrahim Kaan Özgencil’e teşekkür ederiz.
REFERANSLA
Ambarlı, D., Zeydanlı, U. S., Balkız, Ö., Aslan, S., Karaçetin, E., Sözen, M., ... & Vural, M. (2016). An overview of biodiversity and conservation status of steppes of the Anatolian Biogeographical Region. Biodiversity and conservation, 25(12), 2491-2519.
Barber, J. R., Crooks, K. R., & Fristrup, K. M. (2009, September 15). The costs of chronic noise exposure for terrestrial organisms. Trends in Ecology & Evolution. Retrieved September 1, 2022, from https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0169534709002614
Barrientos, R., Ascensão, F., D’Amico, M., Grilo, C., & Pereira, H. M. (2021, September 17). The Lost Road: Do Transportation Networks Imperil Wildlife Population Persistence? Perspectives in Ecology and Conservation. Retrieved September 1, 2022, from https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2530064421000699
Blickley 1, J. L., & Patricelli 2, G. L. (2010). Impacts of anthropogenic noise on wildlife: research priorities for the development of standards and mitigation. Journal of International Wildlife Law & Policy, 13(4), 274-292
Boarman, W. I., & Sazaki, M. (2006). A highway's road-effect zone for desert tortoises (Gopherus agassizii). Journal of Arid Environments, 65(1), 94-101.
Brumm, H. (2004, April 16). The impact of environmental noise on song amplitude in a territorial bird. British Ecological Society. Retrieved September 1, 2022, from https://besjournals.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/j.0021-8790.2004.00814.x
Chen, H. L., & Koprowski, J. L. (2016, May 8). Barrier effects of roads on an endangered forest obligate: Influences of traffic, road edges, and gaps. Biological Conservation. Retrieved September 1, 2022, from https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0006320716301008
Clavel, J., Julliard, R., & Devictor, V. (2011). Worldwide decline of specialist species: toward a global functional homogenization?. Frontiers in Ecology and the Environment, 9(4), 222-228.
Devictor, V., Julliard, R., & Jiguet, F. (2008). Distribution of specialist and generalist species along spatial gradients of habitat disturbance and fragmentation. Oikos, 117(4), 507-514.
Fahrig, L., & Rytwinski, T. (2009, March 5). Effects of roads on Animal Abundance: An empirical review and synthesis. Ecology and Society. Retrieved September 1, 2022, from https://www.ecologyandsociety.org/vol14/iss1/art21/
Forman, R. T., & Deblinger, R. D. (2000). The ecological road‐effect zone of a Massachusetts (USA) suburban highway. Conservation biology, 14(1), 36-46.
M.A. Bee & E.M. Swanson, Auditory Masking of Anuran Advertisement Calls by Road Traffic Noise, 74 ANIMAL BEHAV. 1765–1776 (2007)
Francis, C. D., Ortega, C. P., & Cruz, A. (2009). Noise pollution changes avian communities and species interactions. Current biology, 19(16), 1415-1419.
González-Oreja, J. A. (2017). Relationships of area and noise with the distribution and abundance of songbirds in urban greenspaces. Landscape and Urban Planning, 158, 177-184.
Herrera-Montes, M. I., & Aide, T. M. (2011). Impacts of traffic noise on anuran and bird communities. Urban Ecosystems, 14(3), 415-427.
Hoelzel, A. R. (1986). Song characteristics and response to playback of male and female robins Erithacus rubecula. Ibis, 128(1), 115-127.
Illner, H. (1992). Effect of roads with heavy traffic on grey partridge (Perdix perdix) density [road survey, tape-recorded call, spring density, winter density, road disturbance, traffic noise; Westphalia]. Gibier Faune Sauvage (France).
Influence of Humans. (2022). Turito. Retrieved November 12, 2022, from https://www.turito.com/learn/biology/influence-of-humans-grade-8.
Lee, M. A., Davies, L., & Power, S. A. (2012). Effects of roads on adjacent plant community composition and ecosystem function: an example from three calcareous ecosystems. Environmental pollution, 163, 273-280.
Muñoz, P. T., Torres, F. P., & Megías, A. G. (2015). Effects of roads on insects: a review. Biodiversity and Conservation, 24(3), 659-682.
Karl, A., 1990. Research proposal for studies of the desert tortoise at the proposed site of the California Department of Health Services low-level radioactive waste disposal facility. Report to US Ecology, Newport Beach, CA.
Kaseloo, P. A. (2005). Synthesis of noise effects on wildlife populations.
Keşaplı Can, Ö., & Bilgin, C. C. (2005, January). Stopover ecology of some passerines at Ankara (Central Turkey). Research Gate. Retrieved September 1, 2022, from https://www.researchgate.net/publication/250166773_Stopover_Ecology_of_Some_Passerines_at_Ankara_Central_Turkey
Khamcha, D., Corlett, R. T., Powell, L. A., Savini, T., Lynam, A. J., & Gale, G. A. (2018, June 2). Road induced edge effects on a forest bird community in tropical Asia - avian research. BioMed Central. Retrieved September 1, 2022, from https://avianres.biomedcentral.com/articles/10.1186/s40657-018-0112-y#:~:text=Results,foliage%20gleaning%20insectivores%2C%20and%20raptors.
Kleist, N. J., Guralnick, R. P., Cruz, A., & Francis, C. D. (2017, January 27). Sound settlement: Noise surpasses land cover in explaining breeding habitat selection of secondary cavity-nesting birds. Ecological applications : a publication of the Ecological Society of America. Retrieved September 1, 2022, from https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28052511/
Kociolek, A. V., Clevenger, A. P., St Clair, C. C., & Proppe, D. S. (2011, April 25). Effects of road networks on Bird Populations. Conservation biology : the journal of the Society for Conservation Biology. Retrieved September 1, 2022, from https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21284729/
(2013). ODTÜ’nün Doğası. https://www.metu.edu.tr/system/files/odtunun_dogasi.pdf
Oppliger, A., Clobert, J., Lecomte, J., Lorenzon, P., Boudjemadi, K., & John-Alder, H. B. (1998). Environmental stress increases the prevalence and intensity of blood parasite infection in the common lizard Lacerta vivipara. Ecology Letters, 1(2), 129-138.
Ortega, C. (2012, June 25). CHAPTER 2 EFFECTS OF NOISE POLLUTION ON BIRDS: A BRIEF REVIEW OF OUR KNOWLEDGE. Semantic Scholar. Retrieved September 1, 2022, from https://www.semanticscholar.org/paper/CHAPTER-2-EffECTS-Of-NOiSE-POLLUTiON-ON-biRdS%3A-A-Of-Ortega/e7fcbfc6ecddf91f057a7e50fbf3c92d42507002
Özgencil, İ. K., Hatipoğlu H., Akgün Y. (2018) ODTÜ ARAZİSİNDE İNŞASI SÜREN ŞEHİR HASTANESİ YOLUNUN YARATACAĞI GÜRÜLTÜ SORUNU VE ÇÖZÜMÜ İÇİN ÖNERİLER. Retrieved November 12, 2022.
Parris, K., & Schneider, A. (2009, April 21). Impacts of traffic noise and traffic volume on birds of roadside habitats. Ecology and Society. Retrieved September 1, 2022, from https://www.ecologyandsociety.org/vol14/iss1/art29/#:~:text=Traffic%20noise%20could%20hamper%20detection,success%20in%20noisy%20roadside%20habitats.
Quinn, J. L., Whittingham, M. J., Butler, S. J., & Cresswell, W. (2005, November 8). Noise, predation risk, compensation and vigilance in the chaffinch Fringilla coelebs. Wiley Online Library. Retrieved September 1, 2022, from https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/j.2006.0908-8857.03781.x
Rao, S., & Koli, V. K. (2017, January 12). Edge effect of busy high traffic roads on the nest site selection of birds inside the city area: Guild response. Transportation Research Part D: Transport and Environment. Retrieved September 1, 2022, from https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1361920916306332
Reijnen, R., & Foppen, R. (1995). The effects of car traffic on breeding bird populations in woodland. IV. Influence of population size on the reduction of density close to a highway. Journal of Applied Ecology, 481-491.
Reijnen, R., Foppen, R., & Meeuwsen, H. (1996). The effects of traffic on the density of breeding birds in Dutch agricultural grasslands. Biological conservation, 75(3), 255-260.
Reijnen, R., Foppen, R., & Veenbaas, G. (1997). Disturbance by traffic of breeding birds: evaluation of the effect and considerations in planning and managing road corridors. Biodiversity & Conservation, 6(4), 567-581.
Reijnen, R., Foppen, R., Braak, C. T., & Thissen, J. (1995). The effects of car traffic on breeding bird populations in woodland. III. Reduction of density in relation to the proximity of main roads. Journal of Applied ecology, 187-202.
Rheindt, F. E. (2003, July). The impact of roads on birds: Does song frequency play a role in determining susceptibility to noise pollution? - journal of ornithology. SpringerLink. Retrieved September 1, 2022, from https://link.springer.com/article/10.1007/BF02465629
Rytwinski, T., & Fahrig, L. (2015, April 1). The impacts of roads and traffic on terrestrial animal populations . Wiley Online Library. Retrieved September 1, 2022, from https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/9781118568170.ch28
Siemers, B. M., & Schaub, A. (2011). Hunting at the highway: traffic noise reduces foraging efficiency in acoustic predators. Proceedings of the Royal Society of London B: Biological Sciences, 278(1712), 1646-1652.
Slabbekoorn, H., & RIPMEESTER, E. A. P. (2008). Birdsong and anthropogenic noise: implications and applications for conservation. Molecular ecology, 17(1), 72-83.
Spellerberg, I. A. N. (1998). Ecological effects of roads and traffic: a literature review. Global Ecology & Biogeography Letters, 7(5), 317-333.
Warren, P. S., Katti, M., Ermann, M., & Brazel, A. (2006, February 10). Urban bioacoustics: It's not just noise. Animal Behaviour. Retrieved September 1, 2022, from https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0003347205004379
Comments