top of page

2020’nin En İyi Beş İklim Hikayesi

Şiddetli orman yangınlarından ABD iklim eyleminde bekleyen bir değişikliğe kadar, 2020 iklim değişikliği açısından hepimiz için kayda değer bir yıl oldu.

2020 yılı, Doğu Avustralya’yı saran korkunç derecede büyük alevlerle başladı ve Dünya’nın en sıcak yılı olarak 2016’yı geçip geçmeyeceğini görmemizle sona erecek.

Koronavirüs salgını 2020’nin ana teması olsa da iklimsel konular açısından da önemli bir yıl oldu. Dünya çapında milyonlarca insanın hayatını ve geçim kaynağını etkileyen küresel ısınma nedenli felaketlerden, bazı ülkelerin (Çin ve Avrupa Birliği üyeleri dahil) bu ısınmaya neden olan sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda çaba göstermesine kadar birçok gelişmeyi geride bıraktık.

İşte yılın en büyük beş iklim öyküsünün özeti:

1- YÜKSELEN ORMAN YANGINLARI

Rekor kıran yangınların alevleri, bu yıl Avustralya’nın kavrulmuş kısımlarını, yemyeşil Amazon’u ve Batı ABD’nin devasa alanlarını yok etti. Avustralya’da yılın başlarında çıkan yangınlar yüz milyonlarca vahşi hayvanı etkilerken, atmosfere 20 mil (32,18688 km) duman yaydı. Yangınlar Kaliforniya’da dört milyon dönümden fazla alanı yakarak 2018’de belirlenen rekoru ikiye katladı. Ağustos Kompleksi yangını tek başına 1 milyon dönümden fazla alanı yakarak Kaliforniya’da şimdiye kadar yaşanmış en büyük yangın oldu. Batı’daki milyonlarca kişinin yangın dumanını solumaları sağlıklarını olumsuz etkiledi. Amazonların bakir ormanları da dahil olmak üzere birçok bölge yangınlardan etkilendi.

Yükselen sıcaklıklar yıkıcı yangın mevsimlerini yaratabilir çünkü yakıtları kurutan büyük ısı dalgaları daha büyük ve şiddetli yangınlar meydana getirir. Bu büyük alevlerin yaydığı sera gazları mevcut yangınları körüklüyor aynı zamanda küresel ısınmayı arttırıyor. Küresel ısınmanın kuraklıkları da şiddetlendirebileceği öngörülüyor. Mart ayında sunulan bir araştırma Avustralya’da bu yıl görülenlere benzer olağanüstü yangınların iklim değişikliği nedeniyle artık yüzde 30 daha olası olduğunu ortaya koydu.

2- KASIRGALARIN FIRTINASI

2020 Atlantik kasırga sezonu başladıktan sonra durmak istemiyor gibiydi. 2020 yılında Arthur Tropikal Fırtınasının (sezonun 1 Haziran resmi başlangıcından önce) Kasım ayında Iota Kasırgası yoluyla mayıs ayına denk gelişiyle rekor sayıda 30 fırtınaya tanık olduk. Tahminciler ikinci kez resmi isim listesini kullanıp ek Yunan alfabesine geçmek zorunda kaldılar. Çok sayıda fırtınaya ek olarak bu sezonki 30 fırtınadan 27’si oluşan fırtına dizilerinin en erken dönemiydi. Okyanus suları ısınmaya devam ettikçe ve yılın başlarında kasırgaları destekleyebilecek sıcaklıklara ulaştıkça bu rekorların gelecekte kırılabileceği düşünülüyor.

3- GRAFİK-TEPESİ ISISI?

Yıl henüz bitmedi. Bu yüzden yıllık küresel sıcaklıklar panteonunda nerede yer alacağı hâlâ belirsiz. Ama en üst nokta için yarışacağı kesin. 141 yıl öncesine uzanan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi verilerine göre Kasım ayı sonu itibarıyla 2020, 2016’nın sadece 0,02 derece Fahrenhayt gerisinde kaldı. Ve bu, dört yıl önce küresel sıcaklıkları artıran büyük El Nina olayı olmadan kaydedildi. 2020’nin en azından 2016’ya yaklaşacağı gerçeği; fosil yakıt yakma ve atmosfere ısı hapseden, sera gazları yayan diğer insan faaliyetlerinin neden olduğu uzun vadeli ısınma eğiliminin sonucu denilebilir. 2020 yılı bir numarayı alsa bile yeni yıllık ısı kayıtlarının belirlediği hıza göre rekorunu çok uzun süre elinde tutamayabilir.

4- COVID SÜRECİ CO2 DÜŞÜŞÜ

Bu yıl pandemi nedeniyle uçuşlar durdurulduğundan ve araba gidiş gelişleri azaldığından daha fazla insanın evde kalması, küresel sera gazı emisyonlarını eşi görülmemiş bir miktar olan yaklaşık yüzde 7 oranında düşürdü. Yine de insanlığın küresel ısınmayı sınırlama ve en kötü etkilerini önleme hedeflerine ulaşmak için bu bir umut ışığı değil. Uzmanlar gelecekteki yıllık azaltımların bu yılki ile eşit olması gerektiğini ancak sürdürülmesi ve yıkıcı olmaması gerektiğini söylüyor. Sonuçlar bu yılki değişimin çoğunu sağlayan bireysel eylemlere güvenmek yerine, kapsamlı ve uyumlu hükümet politika girişimlerinin yanı sıra temiz enerji ve ulaşım yatırımlarına ihtiyaç duyulduğu anlamına geliyor.

5- ABD’NİN TERS DÖNÜŞÜ

İklim değişikliğiyle mücadele açısından yılın en büyük efsanesi muhtemelen Joe Biden’ın başkan seçilmesiyle ABD’nin pozisyonundaki tersine dönüştü. Her ne kadar Biden önümüzdeki yıl 20 Ocak’ta göreve başlayana kadar bu tersine dönmeyecek olsa da iklim değişikliği konusundaki tutumları, işletmelere, eyalet hükümetlerine ve diğer ülkelere, görev süresi boyunca federal hükümetin konuyla ilgili olarak nerede duracağına dair net bir sinyal gönderiyor. Donald Trump yönetimi, sera gazı emisyonlarını dizginlemenin anahtarı olan birkaç çevre düzenlemesini geri almıştı. Bunlar; arabalarda yakıt verimliliğini artırmak için gereksinimleri azaltmak ile petrol ve gaz endüstrisinin güçlü bir sera gazı olan metan sızıntılarını izlemesi için gereksinimleri gevşetmesiydi. Biden, bu geri dönüşleri geri alma sözü verdi ancak bu çoğu durumda zaman alacak ve yeni kuralların gerekli federal bürokratik kanallar aracılığıyla şekillendirilmesi gerekecektir. Biden’ın yapacağını söylediği ilk değişikliklerden biri Trump’ın bu yıl yaptığı bir başka büyük iklim hamlesini tersine çevirmek: ABD’yi küresel ısınmayı sınırlamak için dönüm noktası olan 2015 Paris Anlaşması’ndan çekmek. Biden, görevdeki ilk gününde anlaşmaya yeniden girme sürecini başlatma sözü verdi ve bu, dünyanın geri kalanı için ABD’nin bir kez daha iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası çabalarda önemli bir oyuncu olmak istediğinin bir işareti olarak görülüyor.

Yazar: Andrea Thompson

Çeviren: İrem Baydoğan

Editör: Cengizhan Öztürk

Thompson, A. (2020, December 22). The Top Five Climate Stories of 2020. Retrieved December 31, 2020, from https://www.scientificamerican.com/article/the-top-five-climate-stories-of-20201/

bottom of page